Çanakkale Şehitlerine

   
 


 

 

ANA SAYFA

İLETİŞİM

EĞİTİM

SAĞLIK

DERSLER

BiLGi ARSiVi

EĞLENCE

OGRENCiLER OZEL

SUNULAR

KUANTUM FELSEFESİ

KİTAPLIK

EKSTRA BİLGİLER

=> Program İndir

=> Ful Müzik Dinle

=> Çocuk Şarkıları

=> Hayvanlar Alemi

=> Atların Şarkısı

=> Görsel Sanatlar

=> İstiklal Marşi

=> Çanakkale Şehitlerine

=> Hat Sanatı

=> Ebru Sanatı

=> Mevlana

=> KUŞ EVLERİ

=> Karagöz

=> Kutadgu Bilig'den

=> Ahilik

=> Ergenekon

=> Ahmet Maranki

=> Karakalem Resimler

=> Bitkiler ve İnsanlar

=> Öğreten Çocuk Şarkıları

=> Diş Sağlığı

=> Kurtlar Vadisi Video

=> Beynin Sırları

=> Kandil Mesajları

=> Arama Motorlarına Kayıt

=> Mezartaşı Yazıları

=> Panorama 1453 Tarih Müzesi

=> Yunus Emre

=> Minyatür

SINIFLAR

İSLAM BİLGİSİ

FORUM ALANI

Anketler

Ziyaretçi Defteri

TOPLİST

SAYAÇ

Galeri

 


     
 

        SAVAŞA HAZIRLIK

KİLİTBAHİR VE ÇİMENLİK KALESİ

Kilitbahir: Denizin kilidi,: anlamına gelen bu kaleyi, ve Çimenlik kalesini Fatih Sultan Mehmet Avrupa’nın tekrar İstanbul’u almak için geleceğini düşünerek, Çanakkale boğazının en dar ve akıntılı kısmına planını ve mimarisini de bizzat kendisi çizerek 1461 yılında kalelerin yapımına başlanmış ve sekiz aylık kısa bir zamanda bu ihtişamlı yapılar 1462 yılında tamamlanarak, Osmanlı devletinin deniz gücüyle merkezine batılılar tarafından bir saldırı düzenlenemeyeceğini göstermiş olur. Ama şuan itibariyle bu yapılar eski güzelliklerinin bir kısmını kaybetmişler ve bakımsızlıktan birçok yerleri yıkılmıştır. Kilitbahir kalesinin hemen arkasında bulunan Kilitbahir köyüne de bu kalelerin yapımında çalışan kişler yerleştirilmiştir. Köyün sınırları içinde bulunan Kale DUR YOLCU yazısı ve Necmettin Halil ONAN’ın savaşı anlatan şiirinin ilk dörtlüğü, Cahidi tarikatının kurucusu Ahmet Cahidi Sultanın türbesiyle, Kaşıklı Dedenin mezarı buranın sembol yerleridir



HAMİDİYE VE MECİDİYE TABYALARI

Çanakkale savaşının kazanılmasında büyük öneme sahip olan bu tabyalar düşmanın dört buçuk ay yeri göğü inletip ortalığı toz duman ettiği bir dönemde Mehmetçiklerimize sığınak ve tünel olmuştur. Sultan ikinci Abdülhamit Han’ın “Atalarımın ve benim yaptırdığım Kale ve tabyalar eğer hala ayakta ise düşmanlar boğazı geçemez dediği tabyalar bunlardır. Kilit bahir Kalesinin hemen yakınındaki 22 tabyayı Sultan ikinci Abdülhamit Han onun biraz daha ilerisinde ve dokuz bölümden oluşan diğer tabyaları da Abdülmecit Han yaptırmıştır. Bu iki tabyada da çok ince mühendislik hesapları yapılmış üst tarafları kubbe şeklinde örülerek üzerlerine toprak döşenmiştir. Bu şekilde düşmanın attığı 450-750 kg ağırlığındaki topların yaptığı basıncın toprak yüzeye eşit şekilde yayılması sağlanarak günümüze kadar korunmuştur. Ama savaş sonrasında yüzüne bile bakılmayıp koyun ağılı olarak kullanılan bu yapılar, 2005 yılında hiçbir koruyucu önlem alınmadan Çanakkale’deki askerler tarafından temizlenmiştir. Bu kadarına da şükür eder daha da iyiye gitmesini temenni ederiz.



SAVAŞIN GİDİŞATI


ÇANAKKALE SAVAŞININ GİDİŞATI
  • Çanakkale Deniz Zeferi 
    18 MART KAHRAMANLARI

    Yüce Yaratan, insanların birbirlerini rahat tanımaları için zümrelere, kavimlere, milletlere bölmüştür. Bu milletlere bölünmüş insanlara da farklı farklı karakterler vermiştir. Örneğin; Asya ile Avrupa insanlarının arasında çok farklılıklar vardır.

    Bu farklılıkları tek tek sıralamayacağız, zaten konumuzda bu değil. Biz şimdi Türk milletine bakalım. Tarih boyu daha iyi bir yaşam için sürekli batıya ilerlemiş, iyi bir yaşama ulaştığında, en kutsi değerlerini (İslamiyet, doğruluk, insanlık gibi) herkesle paylaşabilmek için dünyanın dört bir tarafına yönelmiştir.
      Bu ilerleyişler elbette zor olmuş, çok büyük insan kayıplarına mal olan mücadelelere girilmiş, savaşlar yapılmıştır. Böylesine mücadeleler Türk insanının karakterini, savaşçı ve türlü zorluklara göğüs geren bir millet yapmıştır.
      Zor mücadelelerle yoğrulan milletin içerisinden büyük kahramanlar çıkmıştır. Tarihin her sayfasında çokça bulunan bu kahramanlar, son yüzyıla girildiğinde ise, zor ve meşakkatli günlerimizin artması sebebi ile bir hayli sayıları fazladır.
    Son yüzyıldaki zor ve meşakkatli günler dedik; bunların hepsi bizlerin yeniden var oluş mücadeleleridir elbet ancak, Çanakkale savaşlarının yeri herhalde bir başkadır. Çanakkale kara savaşlarının kazanılmasında hayati rolleri olan kişileri hemen hemen tüm Türk halkı bilir.
    Çanakkale savaş bölgesini gezmeye giden bir kişi, kara savaşlarının kazanılmasında büyük rolleri olan bir Mustafa Kemal, bir Yahya Çavuş, bir Mehmet çavuş gibi isimleri rehber hocalarınızdan ayrıntısıyla sıkça duyar. Ancak Çanakkale savaşların da yeterince bahislere konu olamayan bir bölge vardır orası da, 18 Mart deniz savaşının yapıldığı bölge. 18 Mart 1915’te ve bu bölgede savaşın kazanılmasında büyük rolleri olan insanlara, istemeden haksızlık yapıldığı kanaatindeyim.
    Bu şahıslardan yani, 18 Mart deniz savaşı kahramanlarından bir kaçını zikredelim.

    Cevat Paşa
    Cevat Paşa ( ÇOBANLI ); 18 Mart kahramanı olarakta bilinen Cevat Paşa, Çanakkale boğazındaki tüm istihkâmların komutanıdır. Mahiyetinde bulunan istihkâmların stratejilerini, sahte istihkamların ve projektörlerin yerlerini, seyyar projektör yerlerini, (ki bunun icadı kendisine aittir ) deniz mayınların yerlerini ve derinliklerini, Nusret mayın gemisinin hareketini ve mayınları dökeceği bölgenin tayinini, “Allah’ın izni” ile, en iyi şekilde sağlayan komutandır. Apaçık zaferin en büyük payı kendisine aittir.
    Çanakkale Boğazı Mayın Grup Komutanı ve kılavuzu Hafız Nazmi bey; Boğaza döşenen mayın tertibatını en iyi bilen kişi, Nusret mayın gemisinin kılavuz kaptanı, ayrıca, 12-13 Mayıs gecesi İngiliz Goliath gemisini batıran muaveneti-milliye muhbirimizin kılavuz kaptanı. Yani Çanakkale kahramanlığını hak etmiş bir vatan evladı.

    Nazmi Bey


    Hakkı Bey
    Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey; Nusret mayın gemisi kaptanı olan Hakkı Bey, 07, 08 Mart gecesi ( bir rivayete göre de 17, 18 Mart gecesi) komutanlarından aldığı 26 tane mayını istenilen mevkilere ve istenen derinliklere dökerek düşman donanmasının boğazdan geçmesini engellemiş ve üç dev savaş gemisinin batmasına vesile olmuştur.
      Çanakkale deniz savaşında gerçek bir kahraman olan bu güzide şahsın adı, son günlerde kendisine rant sağlamaya çalışan birtakım kişilerin ağızlarında sıkça anılır oldu. Hadiseyi burada anlatmayacağım ancak, tarihçilerin milli konulara daha çok hâkim olmalarını ve kahramanlarımızın isimlerini kullanarak getirim elde etmeye çalışan kişilere, gereken cevabı vermelerini “Çanakkale gönüllüleri olarak” istirham ediyoruz.
      Üst Teğmen Kilitbahir’li Hasan Bey ve Teğmen Libyalı Mevsuf Bey; Dardanos tabya komutanı Hasan Bey ve Takım komutanı Mevsuf Bey’ler, 18 Mart deniz savaşında göstermiş oldukları üstün mukavemet karşısında, düşman zırhlılarının tüm dikkatini çekmiş ve yalnız bu tabya ya savaşta Türk’lerin attığı top mermilerinden daha çok top mermisi atmışlardır. Neticesinde Hasan Bey ve Mevsuf Bey, diğer tabya personeli ile beraber şehitlik makamına ilhak olmuşlardır. Dardanos tabyası savaşın akabinde ismi, Hasan-Mevsuf tabyası olarak değiştirilmiştir.


    Hasan - Mevsuf Tabyası


    Hasan - Mevsuf Tabyası
      Yüzbaşı Ramazan Ağa; Çanakkale Çimenlik kalesinde bulunan yerden 15 metre yüksekliğindeki burcu üzerinden 35,5 lik en az yüz ton ağılığındaki eski topu, yaptığı basit düzenekle ve herkesin şaşkın bakışları arasında burçtan indirip, yüzlerce metre ilerideki Anadolu Hamidiye Tabyasına nakleder. Orada bulunan diğer toplarla entegreli bir şekilde kullanılmak üzere yerine monte etmeyi başarır. Selahattin ADİL Paşa, hatıralarında bahsetmiş olduğu 65 yaşındaki Ramazan Ağa, fazla bilinmemekle beraber gerçek bir Çanakkale kahramanıdır.
      Cideli Mahmut Çavuş; Bouvet savaş zırhlısının batmasına sebep olanlardan birisidir. Bakınız, Nihat ÖZBİLEN yedi düvele karşı koyan Mehmetçik ” Hayat tarih mecmuası” 1 Mart 1977, adlı eserde Mahmut çavuş ile ilgili neler yazıyor;
    Çanakkale savunmasının önemli noktalarından birini teşkil eden Hamidiye Tabyaları 1.Tabur Kumandanı Selim Sırrı Kayaalp anlatıyor:

    "Bouvet Fransız zırhlısına mermi isabet ettiren top çavuşu Cideli Mahmut Çavuş'un ayaklarının ikisi de kopmuştu. Sargı mahallinde, mağrur düşmanların en büyük zırhlılarından biri olan Bouvet'in batmakta olduğu haberi gelince:

    "Beni top başına götürün " diye haykırmış ve top başına sedye ile çıkarılarak zırhlının Çanakkale'nin serin sularında batışını seyretmiş, sonra vazifesini hakkıyla yapmanın verdiği gönül huzuru ile bu Dünya'ya gözlerini kapamıştır.

    Balıkesir Havranlı Koca Seyit; Koca İngiliz savaş gemisi Ocean’ı batıran Seyit Onbaşı dendiğinde, elbette tanımayan insan çıkabilir. Ancak Allah’a şükür ki bugüne kadar benim karşıma tanımayan bir insan çıkmadı. İnsanlar tarafından kimi zaman Badırmalı, kimi zaman Eskişehirli, kimi zaman Erzurumlu olmuştur, ama mutabık bir nokta vardır, oda Çanakkale savaşlarını
    kazanmamızdaki en önemli kahramanlardan birisidir. Seyit Onbaşının gerek askerlik hayatı, gerekse askerden sonraki hayatı son derece takdire şayandır.   Günümüzde vefat eden annesinin kılığına girip emekli maaşını almaya çalışan insanları gördükçe, sırtında odun çekerek ailesinin rızkını temin etmeye çalışan ve hatta gazilik maaşı talep etmeyen bu Vatan kahramanlarını, yokluklara gark olmuş yaşamlarını okudukça yüreğimizden bir parça kopuyor. Yukarda birkaçından bahsettiğimiz 18 Mart kahramanlarının anılarını tüm Çanakkale eserlerinde sıkça okuyoruz.
    İsterseniz 18 Mart’ta neler yaptıklarını, bizlere düşmanlık yapanların gözünden bir bakalım ( benim şahsi kanaatim, aynı ülkeler günümüzde de bizlere aynı düşmanlığı güdüyor) ;
    Dönemin Fransa başbakanı; Çanakkale için "Türkler boğazı kapamakla savaşın iki yıl uzamasına ve müttefiklerin milyonlara varan insan gücü ve yüzlerce milyarlık maddi kayba uğramasına sebep olmuşlardır." demiştir.

    İngiliz general Oglander'in, "Çanakkale-Gelibolu Askeri Harekatı" adlı eserinin birinci cildinde: "Pek uygun başlamış olan gün bu meçhul mayın hattının o olağanüstü ve ortalığı kırıp geçiren başarısı yüzünden, tam bir başarısızlıkla sona erdi. Bu yirmi mayının seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez." Sir Ccolyen Corbet'in, "Harekatı Bahriye" adlı eserinin ikinci cildinden: "Felaketlerin hakiki sebebi keşif ve tayin olununcaya kadar çok geçmedi. Hakikat şu idi ki, 8 Mart gecesinde Türkler, haberimiz olmadan Erenköy Koyuna paralel olarak 20 mayın dökmüşler ve balıkçı gemilerimiz, aramaları esnasında bunlara rastlamamışlardı. Türkler bu mayınları özel amaçla manevra sahamıza koymuşlar, gösterdiğimiz bütün ihtiyat ve sağgörüye rağmen baş döndürücü bir zafer kazanmışlardır."

    Bahriye Nazırı Churchill 1 Ağustos 1930 tarihli "La Revue de Paris" dergisinde şöyle der: "Nusrat Gemisinin gizlice döktüğü 20 demir kap, İngilizler tarafından başarı ile başlanmış olan Çanakkale Harekatını durduran bir takım pisikolojik karışıklıklar doğurdu. Yalnız başına bu engeldir ki, Türkiye'yi bir bozgundan kurtardı ve harbi uzattı. Bu yüzden mağluplar kadar muzaffer Avrupa'da sarsıldı. Kendilerini Fransa, Polonya, Galiçya, Balkanlar, Filistin, Suriye ve Kuzey Italya topraklarının örttüğü 6-7 milyon insan, düşmanlarının kurşun ve gülleleri ile değil, 18 Mart sabahı Çanakkale'nin kuvvetli akıntısı altında, ağırlıklarına bağlı bulundukları tel halatları üzerinde gerili duran 20 demir kap yüzünden yok olup gitti."

    Churchill’in Times gazetesine Nusret Mayın Gemisi hakkında bir beyanat verdiğini hatırlatarak, bu beyanatı şu şekilde aktarı: "18 Mart’ta dünya kara sularında 5 binin üzerinde gemi hizmet veriyordu. Nusret’in yaptığı bir yana, 5 bin geminin yaptığı bir yana"

    KAYNAK : Mustafa KESKİN
  • Havranlı Seyit Onbaşı (Kocaseyit)
  • Anafartalar ve Mustafa Kemal
  • Anzak (Australia and New Zelland Army Corps) Çıkarması
  • Sargı Yeri Katliamı
  • Ezineli Yahya Çavuş ve 67 Kahraman Er
  • Mehmetçiğe Saygı Anıtı
  • 57. Alay ve Yarbay. Hüseyin Avni Bey
  • Mehmet Çavuş ve Yedi Mehmetler Mangası
  • Arıburnu Yarları ve Gençlik Katliamı
    KARA SAVAŞLARININ KARA GÜNÜ ( 19 mayıs faciası )

    Bu Necip Milletin Makus tarihi, bir çok cenklere şahitlik eder. Son 150 sene içerisinde maalesef başarılı olduğumuz savaşlar birkaç tanedir. Kazandığımız bu savaşlar, sizlerinde tahmin edebileceğiniz gibi Çanakkale savaşlarından sonra olmuştur. ( Irak cephesinde 13 bin İngiliz askerini esir aldığınız Kutülamare ve Yunanlılar başta olmak üzere tüm itilaf devletlerine muzaffer olduğumuz Kurtuluş savaşı gibi. ) Şimdi “ yahu bizim hiçmi Çanakkale savaşından başka savaşımız olmadı, neden insanlar Çanakkale’ye akın ediyor ?” diye soranlara cevabı tarih veriyor. Lütfen kulak versinler. Müslüman anadolunun makus talihinin kırıldığı yer olan Çanakkale savaşlarının da kara günü olmamış mıdır ? elbette olmuştur.Savaş olurda kara gün olmaz mı. Çanakkale savaşlarının öyle kara günleri vardır ki hemde kapkara günleri.Bu kara günlerin en başında 19 Mayıs faciası gelir.Peki neler olmuştur 19 Mayısta ? Ben kendimce özetlemeye çalışayım; 5. Ordu komutanı Liman Von Sanders, basiretsiz bir şekilde mitralyözlere karşı süngü hücumu planlıyor. Hiçbir Türk komutanına kabullendiremediği bu taarruzu, cepheye denetlemeye gelen Enver Paşa’ya 10 Mayısta yutturuyor. Cepheye yeni gelmiş, savaşı bilmeyen acemi askerlerden oluşan, çoğunluğu ilim talebesi olan 2. Tümen ve 5., 16., 19. Tümenlerin hücumunu istiyor. Saat 03:00’da Mehmet’ler bölük bölük süngüleri ile makineli tüfeklere koşuyor. 2. Tümen, Tümen bandosunun marşları eşliğinde kendilerini bekleyen düşmana koşuyor. Kendilerini bekleyen diyoruz çünkü, düşman taarruzu daha evvelden biliyor. Düşman, süngü ile koşarak kendilerine gelen Mehmetleri, büyük bir zevkle ve iştahla bir bir yere seriyor. Hatta, rahat ateş edebilmek için mevzilerinden çıkıyor, önünde engel olan arkadaşıyla dahi kavga etmeyi göze alıyor. Kanguru avına çıkmış avcı gibi eğleniyor, Mısır çingenelerinden öğrendiği Abdul, Maşallah, bahşiş diye bağırıyor. Mehmetler ise durmuyor, sırası gelen koşabildiği kadar koşuyor ve düşüyor. Vicdanlar kilitlenmiş, borazanlar ötüyor, komutan kılıçları havaya kalkıyor ve hücum için iniyor ve yine Mehmet’ler makinelilere koşuyor. Veee... vicdanlar açılıyor, gönüller kabarıyor, yürekler sızlıyor saat 16:00 sularında kılıç indirecek takat kalmıyor, taarruz durduruluyor. Sesler diniyor, toz toprak çöküyor, ortalık netleşiyor. Aman Allah’ın tümenlerin bu hali ne ? Hani nerde Rüştiyeliler, nerde Sultanı Talebeleri, nerde Medreseliler, nerde Tıbbiyeliler, nerde Mülkiyeliler, nerde Harbiyeliler... Hani nerde Namaz Alayı ( 47. Alay ), nerde Tiyatro Alayı ( 48. Alay ). Anladım... Dinin, Vatanın, namusun, Bayrağın Daimi ve Kaimi için , küçücük vatan toprağının, Süngü bayırından Conk bayırına kadar birkaç kilometrelik bir alanda, tohum taneleri gibi saçılmışsınız. Ve sen bu işten çok zevk alan düşman... 945 000 Mermi atarak yere serdiğin vatan fidanlarının duruşunu seyret, bakışını seyret, yüz ifadelerini seyret... Seyret ki mertliği, yürekliği ve teslimiyeti öğren. Ve siz, yerde çaresizce son nefeslerinizi vermeyi bekleyen yaralı Mehmet’ler; Sizler, Şüheda makamının en üst seviyelerine ulaşmak için dört gün daha sabredin. Ve siz Şehit torunları ; Lütfen artık tarihimize sahip çıkalım. Ve lütfen, Çanakkale’ye yalnız abideleri, anıtları ve heykelleri görmek için gelmeyiniz.Çanakkale’yi Çanakkale yapan tüm değerleri öğreniniz ve öğretiniz. Çünkü şu günümüzde buna çok ihtiyacımız var. Son sözü,19 Mayıs faciasını Bomba sırtından tüm çıplaklığıyla görüp, çaresizliğin verdiği ızdırapla bizlere nakleden büyük komutan MUSTAFA KEMAL PAŞA'ya verelim. “Biz ferdi kahramanlık sahneleri ile meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bomba Sırtı Vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafe 8 metre yani ölüm muhakkak, muhakkak...birinci siperdekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkül ile biliyor musunuz; öleni görüyor üç dakika sonra öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor, sarsılmak yok, okumak bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, bilmeyenler Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerinin ruh kuvvetini gösteren şayan hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesini kazandıran bu büyük ruhtur”.
  • Bigalı Köyü ve Mustafa Kemal'in Karargahı
  • Conk Bayırın'da Meydana Gelen Olaylar
  • ÇANAKKALE SAVAŞININ YAMYAMLARI !

    Güçlü dünya ülkeleri, 1800’lü yıllara kadar büyük bir insanlık ayıbı olarak sürdürdükleri köle düzenini, bu tarihten sonra değiştirerek ve 350 seneye yakın köle olarak kullandıkları insanları, artık kendi vatanlarında sömürmeye başlamışlardır.



    ZORLA VATANLARINDAN AVRUPAYA KÖLE OLARAK GÖTÜRÜLEN İNSANLAR
    1900’lü yıllara yaklaşıldığında ise, dünyanın yeni keşfettiği petrolü, rezerve eden ülkelere hücum etmişlerdir.Kısaca, 1. cihan harbine yaklaşırken dünya en güçlü olmak isteyen ülkeleri, daha çok ülke sömürmek, daha çok ülkenin topraklarında bulunan, yer altı zenginliklerini eline geçirmek için, kıyasıya bir rekabet içerisine girmişlerdir. Zaman zaman bu rekabet farklı boyutlara taşınmış ve ülkeler birbirleri ile savaşın eşiğine gelmiştir, hatta Afrika başta olmak üzere bazı bölgelerde çatışmışlardır da. 1. dünya savaşını çıkaran asıl nedende budur.
    Garip, zayıf ve aciz küçük devletlerin, verimli topraklarını, madenlerini ve yer altı zenginliklerine el koyan bu gözü dönmüş, sözüm ona Sırtlan Kümeleri, bunlarla yetinmişler midir ? tabiki yetinmemişlerdir. Bir devlete sahip çıkan, elbette o devletin milletine de sahip çıkar. Kullanmışlar, hemde kendi memleketlerine götürüp köle olarak ta deyil, başka ülkelere savaşmaları için kullanmışlar.Öyle ki, hala günümüzde İngiltere için savaşmaya hazır bir çok ülke var. Bunlardan en enteresanı, 150 senedir İngiltere’nin emrinde olan Nepal’li Gurkalar.
    1. Dünya harbi yaklaştığında tüm sömürü ülkeleri, sömürdükleri milletlerden insanları toplayarak, eğitip cephelere gönderiyorlardı.Tabi ki İtilaf ülkeleri olan, İngiltere ve Fransa, kendileri için savaşan bu insanları, Mısır’a, Rodos’a ve Limni’ye, açılması kuvvetle muhtemel olan Çanakkale cephesi için topladılar.Nihayetinde 25 Nisan sabahı çıkarma başladığında, bu sömürü askerlere önemli cephelerde görev verdiler. Örneğin, Kumkale de Fransızlar Senegel’lileri çıkardı, İngilizlerde Kabatepe ve Ağıl dere arasında, Avustralyalıları kullandı.


    İNGİLİZ’LER İÇİN ÇARPIŞAN NEPAL’Lİ GURKALAR
    Kara savaşlarının ilk gününden, son günü olan 9 Ocak 1916 tarihine kadar, sömürü ülkeleri hemen hemen her cephesinde bulunmuşlar ve Mehmetçik ile harp etmişlerdir. Peki kimdi bu sömürülen ülkeler ? En başta Senegal var bizim için.Çünkü Senegal ile biz Müslüman ülkeleriz.
    Ancak Senegal’li, Fransızların baskılarına tahammül edemeyip, bizi karşı savaşmak zorunda bırakılmış.Bazı rivayetlere göre, bir miktar Senegel’li, saf değiştirerek bizim yanımıza gelmiştir.Senegal’li askerlerin en büyük özelliği, çok sağlam bir bünyeye sahip olmaları ve keskin nişancı olmalarıdır.Keskin nişancılar, vurmuş oldukları subaylara göre madalya almaktadırlar.Çanakkale savaşlarında, maalesef Fransızlar bu sebepten Senegal Birliklerine bir çok madalya dağıtmışlardır.Senegal’li askerlerin bir diğer meziyetleri ise, çok iyi kama ( büyük ve geniş bıçak ) kullanmalarıdır.Esir almadan acımasızca taarruzları, gazi olan Mehmetçiğimiz tarafından daha sonraları anılarında anlatılmıştır.


    ÇANAKKALE’DE MEHMETÇİK’E KARŞI SAVAŞAN SENEGAL’LİLER
    Bir diğeri Hindistanlılar.Hindu birlikleri İngilizlerin yanında Çanakkale savaşına Tugay seviyesinde katılmışlardır. İçlerinde bir çok Müslüman’da vardır, ancak onlarca sene İngilizlerin yanlarında savaşmaları nedeniyle, bizlerle bir Müslüman gibi deyilde, bir İngiliz gibi savaşmışlardır. İçlerinde bizim saflara geçen veya merhamet gösteren çok az olmuştur. Bir diğeri Hindistan’ın daha ilerisinde bulunan, bir Asya ülkesi Nepal’li Gurkalar dır. Senegal’li askerler gibi çok iyi kama kullanan bu insanlar İngilizlerin en eski sömürge ülkelerinden biridir. İçlerinde Müslüman askerde olmasına rağmen bizleri bilmemekte ve bunlarda bir İngiliz gibi savaşmaktadırlar.
    Çanakkale savaşlarına sömürü olarak en çok asker sevk eden şüphesiz Avustralya ve Yeni Zellenda’dır. ( bu ülkeler birer İngiliz kolonisi olmasına rağmen, İngiliz’ler tarafında aşırı baskı görüyorlar ve zaman zaman hoşnutsuzluklarını sesli dile getiriyorlardı.Ancak savaşta diğer koloniler gibi onlarda İngiltere’ye kenetlendiler. ) 1. dünya harbinde bu insanlara kısaca ANZAC dendi.Mehmetçik’in karşısında dürüstçe ve mertçe savaşan bence tek kolordu idi.Çanakkale’de bizlere karşı savaşan daha bir çok küçük gurup bulunmuştur ve hepsini zikretmeye kalkarsak maalesef konunun içinden çıkamayız. Ancak ÇANAKKALE’NİN YAMYAMLARINDAN bahsetmeden geçemeyeceğim.

    Tüm sömürdüğü ülkeleri toplayan bu sırtlan kümeleri, bununla kalmamışlar. Önlerine çıkan ne kadar yamyam varsa onlarıda getirmişler.Özellikle Avustralya’nın Aborjin’leri ile Yeni Zellanda’nın Maori’lerini getirmişlerdir.


    Anzaklar


    Maoriler
    Zincirlerinden boşalan itler gibi, bizlerin üzerine saldırtılan bu yamyam’ların davranışlarını, bazen kendi askerleri dahi kabullenememişlerdir. Örneğin, İngiliz gazeteci yazar Ellis Ashmead Bartlett Anafartalar cephesinde gördüğünü tiksintiyle anlatmaktadır. “Esir alınan bir Türk’ü Maori’ler diz çöktürüp bekletiyorlardı. Birisi tüfeğin dipçiğini havaya kaldırarak büyük bir şiddetle esir askerin kafasına vurdu.Kafatası dağılan Türk askerinin çevresinde bağrışarak dans etmeye ( haka dansı ) başladılar.Tüm bu olanları çevrede bulunan İngiliz askerleri görmüşler ve seslerini çıkarmadan seyretmişlerdi”.

    Ben bu anıdan sonra bir şey yazamam, yazarsam şayet, terbiyem bozulur, ne aklımdan, ne dilimden nede elimden hayır dökülür. İstiklal Marşımızın yazarı, büyük üstat MEHMET AKİF ERSOY savaştan hemen sonra büyük bir olgunlukla bunların cevabını vermiştir.

    Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
    Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
    Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
    Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
    Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
    Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
    Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!

    KAYNAK : Mustafa KESKİN
  • Mehmetçikle Coniler Arasındaki Fark
  • DÜŞÜNCELİ VE SAYGILI TÜRK

    Türklerin aslında iyi kalpli insanlar olduğunu biliyorum. İşte bunu kanıtlayan hatırladığım üç olay: Bir keresinde on iki yaralı askerimiz, cephede Türk Kızılay ekibi tarafından bulunur. Esir alınmazlar, yaraları sarılır ve kendilerine “sizinkiler gelip sizi alırlar” deyip giderler… Bir başka seferde de, bir Türk askeri, yaralı ve yürüyemeyen bir askerimizi bulur. Yaralarını temizleyip sarar. Onu kuytu bir yere yerleştirir ve arkadaşları bulması gecikebilir endişesiyle de yanına, bisküvi ve su bırakır.. Gene bir başka Türk; bir askerimizin yarasını sarar ve hemen gitmesini, aksi takdirde bir alman subayı gelirse her ikisinide vurabileceğini söyler.. Tüm şiddet ve felaketlerin sorumlusu Almanlar, Türkler’in de gözünü iyice korkutmuşlar. Türkler (onun için) yapılarını doğal yönlerini bizlere gösteremiyorlar.
    Çavuş H. D COLLYER

    Kaynak : Çanakkale Şehitlik mahşerine yolculuk rehberi / Salim DAĞ
  • Yarbay Hasan Bey



MEHMET AKİF ERSOY'UN SAVAŞ HAKKINDA Kİ ÇARPICI AÇIKLAMALARI

Almanlar o zaman bizim müttefikimiz idi. Almanya ve avusturya- Maceristan imparatorluğunun yanında İngiliz ve Fransız kuvvetlerine karşı beraber harp ediyorduk. Almanlar; İngiliz ve Fransız Sömürgelerinden esir aldıkları müslümanları ikna edip kendileri lehine kullanmak için Türkiye'den bir heyet isteişti. Hükümette bizi Berlin'e bu iş için görevlendirmişti. Yolculuğu trenle yapıyorduk. Başka ülkelerden gelecek vagon veya marşandis beklememk için Viyana'da birkaç gün kaldık. Beni bir otele yerleştirdiler. Bir gece saat 24 civarında birden sokaklarda büyük bir şenlik başladı. Kilselerin çanları çalıyor, maytaplar atılıyor, meşaleler yakılıyor, insanlar sokaklarda müzik çalıp dans ediyordu. Ben de, bu gürültüyle uyandım ve gece kıyafetimle sokağa fırlayıp otelin karşısındaki bir pastaneden durumu öğrenmeye çalıştım. Bu bir zafer şenliği olamazdı. Çünkü Alman ve Avusturya ordularının durumu iyi değildi. Birçok yerde Rus – İngiliz ve Fransız birliklerine karşı yeniliyorlardı. Pastahaneciye; gece bu saatte şenliğin anlamını sordum. Görevli “sen duymadın mı, İngilizler bugün yüzyıllar sonra nihayet kutsal Kudüs'e girdiler!.. Kudüs'ü bugün Türkler'den kurtardılar!.. Kudüs kutsal haç'a kavuştu!.. İngilizler'in bu başarısını kutluyoruz.” dedi. Hayret ettim, hem İngilizlerle harp ediyorlardı ve hem de Türkler'i onlara karşı harbe sokmuşlardı. Yani Türkler de onlar için harp ediyordu ama bir yandanda düşmanları bildiğimiz İngilizler'in Türkler'e karşı kazandığı zaferi kutluyorlardı!.. ÇANAKKALE HARBİ İŞTE BUDUR

(Kaynak: Çanakkale şehitler mahşerine yolculuk rehberi / Salim Dağ)

 
 

Bugün Bilgi Harmanından 5 ziyaretçi (13 klik) faydalandı...

 

 
Ekol Hoca Din dersi Matematik Nişanlık Modelleri
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol